Üç günde Batı Karadeniz'in en özel duraklarını keşfetmeye ne dersiniz? Küre Dağ Evi’nde konaklayıp her sabah taptaze bir atmosferde uyanarak etrafı gezebilir, doğa ve kültür mirasımızın en önemli parçalarını bir arada deneyimleyebilirsiniz. Aşağıda özenle hazırlanmış bir seyahat planı bulacaksınız. İlk gün doğanın kucağında macera dolu rotalara, ikinci gün Karadeniz kıyısının büyülü sahil beldelerine, üçüncü gün ise tarihi ve mimarisiyle büyüleyen Safranbolu’ya adanmış durumda.

1. Gün: Doğanın Kalbinde Macera Dolu Bir Rota

Batı Karadeniz’in el değmemiş coğrafyasında unutulmaz bir doğa deneyimi yaşamaya hazır mısınız? İlk gününüzde, özellikle Küre Dağ Evi’nde konaklayanlar için ideal bir rota hazırladık. Bu rota boyunca, görkemli şelalelerden derin kanyonlara uzanan bir yolculuğa çıkacak, hem rahat bir yürüyüş yapacak hem de adrenalini hissedeceksiniz.

Sabah: Ulukaya Şelalesi ile Güne Başlangıç

Güne erkenden başlayarak ilk durağınız Ulukaya Şelalesi olsun. Bu bölgenin en etkileyici su kaynaklarından biri olan şelale, yaklaşık 20 metreden dökülen sularıyla adeta bir tabiat senfonisi sunuyor. Ormanın sessizliği içinde, suyun gümbürtüsü eşliğinde kısa bir yürüyüş yapıp bol bol fotoğraf çektikten sonra sıradaki durağa doğru yola çıkabilirsiniz.

Öğle Öncesi: Valla Kanyonu’nun Derinliklerine Bakış

Ulukaya’dan sonra, bölgenin en heybetli kanyonlarından biri olan Valla Kanyonu’na geçin. Burada mutlaka seyir teraslarına uğrayarak kanyonun derinliklerine kuş bakışı bir perspektiften göz atın. Türkiye’nin en derin kanyonlarından biri olan Valla, size doğanın çarpıcı gücünü ve muhteşem jeolojik oluşumları yakından görme fırsatı sunacak.

Öğle: Horma Kanyonu Ahşap Platform Yürüyüşü

Kısa bir yolculukla Horma Kanyonu’na ulaştığınızda, ahşap platformda yaklaşık 3 km’lik keyifli bir yürüyüş yapın. Bu parkur sayesinde kanyonun içinden geçen suya neredeyse dokunacak kadar yakın olabilirsiniz. Güvenli ve konforlu bir yol sunan platform, size kanyonun iç dünyasını keşfetme imkânı verirken, bol bol manzara molası vermeyi de unutmayın.

Öğleden Sonra: Ilıca Şelalesi’nde Ferah Bir Mola

Horma Kanyonu’nun içinde 3km'lik yürüyüşün ardından Ilıca Şelalesi’ne ulaşıyorsunuz. Doğanın ortasında, yemyeşil bitki örtüsü arasında gürül gürül akan bu şelale, sıcak yaz günlerinde serin bir mola noktasıdır. Dilerseniz ayaklarınızı buz gibi suda dinlendirebilir, çevredeki piknik alanlarında kısa bir öğle yemeği molası verebilirsiniz.

Akşamüstü: Çatak Kanyonu ile Günü Noktala

Günün son durağı ise Çatak Kanyonu. Burada, yüksek seyir terasından kanyonun derinliğini ve doğal yapısını izleyebilir, güneşin yavaş yavaş alçalan ışınlarıyla vadinin büyülü atmosferine şahit olabilirsiniz. Kanyonun size sunduğu panoramik manzara, tüm gün boyunca edindiğiniz deneyimlerin üzerine adeta bir final dokunuşu olacak.

2. Gün: Karadeniz Kıyılarında Eşsiz Bir Gün

Rota: Güzelcehisar → İnkum → Amasra

Sabah (Güzelcehisar Lav Sütunları):
İkinci güne yine erken başlayın. Bu kez rotanız Karadeniz’in nefis sahil şeridi. İlk durağınız Güzelcehisar. Buradaki 80 milyon yıllık lav sütunları, dünyanın ender doğal oluşumlarından biri. Sahilde yapacağınız kısa bir yürüyüş, taptaze deniz kokusu ve bu büyülü jeolojik mirasla buluşmak size eşsiz bir deneyim sunacak.

Öğle (İnkum Plajı):
Öğle saatlerinde kısa bir yolculukla İnkum sahiline geçebilirsiniz. İnkum, altın sarısı kumuyla ünlü sakin bir plaj kasabası. Burada Karadeniz’in serin sularında yüzebilir, sahil kafelerinde kahve molası verebilir veya sadece ufka dalıp iç huzurunu yakalayabilirsiniz.

Öğleden Sonra (Amasra):
Günün son durağı ise tarih ve denizin buluştuğu Amasra. Fatih Sultan Mehmet’in “Lala, Lala! Çeşm-i Cihan bu mu ola?” dediği bu büyüleyici belde, balık restoranları, yöresel el işleri pazarı, tarihi Amasra Kalesi ve Küçük Liman manzarasıyla sizi kendine hayran bırakacak. Gün batımında kaleden denize bakarken, Karadeniz’in romantik atmosferine kapılmaya hazır olun.

3. Gün: Tarihin ve Kültürün İzinde

Rota: Safranbolu

Sabah (Safranbolu Tarihi Evleri):
Son gün, rotanızı UNESCO Dünya Mirası Listesi’ndeki Safranbolu’ya çevirin. Osmanlı döneminden günümüze neredeyse bozulmadan gelmiş tarihi konaklar, Arnavut kaldırımlı sokaklar, yöresel lezzetler ve el sanatlarıyla ünlü bu kent, adeta bir açık hava müzesi.
Safranbolu çarşısında gezinip lokum satan dükkânlara uğrayarak taze Safranbolu lokumlarının tadına bakmayı unutmayın.

Öğle (Yemek Molası ve Cinci Han):
Öğle saatlerinde tarihi Cinci Han’da bir kahve molası verin ve hanın mistik atmosferini soluyun. Ardından yöresel ev yemekleri sunan lokantalarda zeytinyağlı yaprak sarması, etli yaprak dolması veya şehzade pilavı gibi geleneksel tatları deneyin.

Öğleden Sonra (Tarihi Konaklar ve Hıdırlık Tepesi):
Öğleden sonra Safranbolu’nun dar sokaklarında gönlünüzce dolaşın. Hıdırlık Tepesi’ne çıkarak tarihi kenti kuş bakışı izleyin. Burada günün yorgunluğunu atarken, hafızanıza kazınacak manzaralar sizi bekliyor. Renk renk konaklar, çatıları birbirine değen evler ve yüzyılların hikâyesini taşıyan sokaklar, gezinizin kültürel doruk noktası olacak.

İpuçları ve Öneriler

  • Rahat Giyim ve Ayakkabı: Gün boyu yürüyüş ve keşif yapacağınız için rahat ayakkabılar ve mevsime uygun kıyafetler tercih edin.
  • Sık Su Molası Verin: Doğada uzun saatler geçireceğiniz için su tüketimini ihmal etmeyin.
  • Fotoğraf Makinesi/Telefonunuzu Hazırlayın: Her durakta birbirinden etkileyici kareler yakalamak mümkün.
  • Rehber veya Bilgi Alın: Bazı kanyonlar zorluk derecesi farklılık gösterebilir. Gerekirse yerel rehberler ya da Küre Dağ Evi ekibinden bilgi alarak plan yapın.

Referanslar: